ALPER TURGUT
Kusura bakılmazsa ÅŸayet kesiÅŸme öykülerine doyduÄŸumuzu ve hatta gına geldiÄŸini söylemeliyim. Beyazperdeye vasat, toparlanamamış, olmamış, abartıya kaçmış rastlaÅŸma hikayeleri yazılıyor. Yok artık! demekten yorulduk. Resmen tesadüf manyağına çevirdiler bizleri… Hangi örneÄŸi dillendirelim, senaristler resmen abanırken bu kesiÅŸme ÅŸeysine, yönetmenler de üstüne atlıyor hani, zaten kurgu, duygu hak getire, diyalogların ÅŸaftı kaymış, kime ne… “Paramparça AÅŸklar ve Köpekler†gibi müthiÅŸ bir kesiÅŸme öyküsünü hakkını vererek resmet, sadece alkışlarım ve hep hatırlarım. Aksi takdirde önyargımla yaÅŸarım, gayet net…
“Güzel Günler GöreceÄŸiz†de bir kesiÅŸme öyküsü… Antalya Altın Portakal’da kadın jürisinden en iyi film, en iyi senaryo, en iyi kurgu ve en iyi yardımcı kadın oyuncu ödüllerini kaptı. Yukarıda yazdıklarım bu filmi kısmen baÄŸlar, çünkü vasatı aÅŸtığını düşünüyorum, çokça eksiklik bulmama raÄŸmen… Yönetmen Hasan Tolga Pulat ve senarist Emre Kavuk, yine sinema yapsın, yeni filmler çeksin isterim, hem gençler hem de sinema tutkuları büyük. Ancak festivalin ardından eleÅŸtirelere karşı yaptıkları açıklamalar hoÅŸ kaçmadı. Yolun henüz başındasınız, ÅŸanstır bu, ödüllendirilmiÅŸ bir ilk film yapmışsınız. Ancak ve ancak saÄŸa sola yanıt vermek deÄŸildir mesele, hataları görmek, eksikleri gidermek ve yola devam etmek. KonuÅŸmak deÄŸil eyleme geçmek. İşte asıl ödün vermemek, böyle bir ÅŸey demektir.
Güzel Günler GöreceÄŸiz’e dair en büyük sorun, beÅŸ karakteri tanıtalım derken yaÅŸanıyor, filmin yarısı geçiyor, bu yüzden toparlamak için acele ediliyor. Tali yollardan otabana çıkarken, virajı almak gerek, bu durumda savrulmamak ne mümkün. Tekrar sahneler ise anlam katmıyor, sadece akışı bölüyor.
Filmin belli baÅŸlı rollerini UÄŸur Polat, Nesrin Cavadzade, BuÄŸra Gülsoy, Feride Çetin, Barış Atay, UÄŸurtan Denizaltı, Zeynep Kaçar, Emre Melemez, Luran Ahmeti ve Vahdet Çakar sırtlıyorlar. Åžive pek oturmamış, bu inandırıcılık mevzusunu biraz zedeliyor, bunun dışında oyunculuk performanslarına sözüm yok, Nesrin de, Feride de, BuÄŸra da gayet iyi…
Kan, gözyaşı, ÅŸiddet, nefret, cineyet temalı 3. sayfa haberleri muadili erkek egemen sinema dilinin, YeÅŸilçam’dan TV dizilerine atladığı bir gerçek. Alt metin okumasında kadınlar hala meta, erkek hep kurtarıcı, ne yazık ki… Erkek kah kahraman kah anti-kahraman gibi gösterilirse kadınlara da haliyle tecavüze uÄŸramak, satılmak ve arzu nesnesi olmak kalır. Memleketin polisi, kirli iÅŸlere bulaşınca münferit, memleketin herifi kadın öldürünce namusunu temizledi ilan ediliyor, bağımsız yargı deniyor, erkek egemen topluma dair kararlar veriyor. Sinemada bu adaletsizliÄŸi iÅŸlemek, çoÄŸu zaman ters tepiyor, üç erkeÄŸin bir kadına aşık olması, emin olun onu yüceltmiyor. Özetle; örf diye belletilen insandan ve vicdandan uzak her illet, cüzdana yakın erkekler yaratıyor, kadına yönelik ÅŸiddet ile beslenen.
Nazım Usta’nın ÅŸiirinden ismini alan Güzel Günler GöreceÄŸiz, Türkiye portresi çizmeyi hedefliyor. Film beÅŸ farklı karakterin bir gününü anlatıyor ve İstanbul onlara yataklık yapıyor. Onlar birbirlerine tosluyorlar, üstelik herbiri yaralı. Dünya küçük gelir ya bazen, İstanbul ne ki…
CİNEDERGİ