Etiket arşivi: zefir

2011’in yabancı ve yerli en iyi filmleri

 

 

ALPER TURGUT

 

2011’de 71’i yerli toplam 291 film gösterime girmiş, üç boyutlu yapımların sayısı artmış. Evet, bu bir rekor ancak seyirci sayısı ve hasılata yansımış mı? Elbette, hayır! 2010 kıl payı geçildi ve 42 milyon küsur seyirci sinema salonlarına koştu. Her insanın bir kez filme gittiğini varsaysak, 75 milyonluk ülkede, 33 milyon kişinin sinemadan bihaber olduğu ortaya çıkar. Yani gişe filmleri de olmasa sinema salonları kapılarına kilit vuracak, resmen…

 

Memleket insanının aptal kutusu televizyondan ve onun saçmasapan dizilerinden başını kaldırıp, sinema büyüsüne kapılmasını ummak, belki safdillik, lakin uygun bilet fiyatları, nitelikli filmler ve AVM’lerden kurtulup sokakla soluklanan sinemalar, bu amansız ve uğursuz kördüğümü çözebilir. İşte o vakit halk yeniden beyazperdeyle barışır ve böylelikle mutlu bir son yazılmış olur. 

 

En iyi yerli filmler

 

1- Bir Zamanlar Anadolu’da

2- Press

3- Gölgeler ve Suretler

4- Bizim Büyük Çaresizliğimiz

5- Saklı Hayatlar

6- Aşk ve Devrim

7- Gelecek Uzun Sürer

8- Dedemin İnsanları

9- Misafir

10- Atlıkarınca

11- Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi

12- Hayde Bre

13- 40

14- Türkan

15- Kaybedenler Kulübü

16- Zefir

17- Saç

18- Küçük Günahlar

19- Gişe Memuru

20- Nar

21- Yangın Var

22- Eyvah Eyvah 2

23- Labirent

24- Çalgı Çengi

25- Almanya’ya Hoşgeldiniz

 

 

En iyi yabancı filmler, animasyonlar

 

1-Hugo

2-Bir Ayrılık

3-Biutiful

4-İçimdeki Yangın

5-Siyah Kuğu

6-Maymunlar Cehennemi Başlangıç

7-Şeytanı Gördüm

8-Yağmuru Bile

9-Çölde Kutup Ayısı

10-Benim Hikayem

11-Ömrümüzden Bir Sene

12- Daha İyi Bir Dünyada

13- Dövüşçü

14-Hayat Ağacı

15-Üç

16-Serseriler

17-Aşk ve Küller

18-Bisikletli Çocuk

19-Tanrılar ve İnsanlar

20-Güzel Bir Hayat Düşlerken

21-Beni Asla Bırakma

22-127 saat

23-Paris’te Gece Yarısı

24-Çılgın Aptal Aşk

25-Benim Adım Aşk

26- İçinde Yaşadığım Deri

27- Aşırıcılar

28- Yeryüzündeki Son Aşk

29- Rango

30- Trol Avı

31- Rio

32- Mega Zeka

33- Patrondan Kurtulma Sanatı

34- Kader Ajanları

35- Zoraki Kral

 

Müthiş Senna belgeseliyle, çarpıcı 5 No’lu Cezaevi’ni unutmak olmaz. Şimdi 291 filmden 62 tanesini yazmış olduk, üstelik bu yaptığım listeden tam olarak memnun da değilim. Peki, geriye kalan yerli ve yabancı yapımlardan 229’unun durumu nedir? Bir kısmı idare eder, büyük bölümü vasat, bazıları akıllara zarar, ama uzak ara en fena “Ay Büyürken Uyuyamam”, çünkü o bir tanımsız, eşi ve benzeri yok. 

Zefir; Türk işi bir ‘kara film’ denemesi

 

ALPER TURGUT

“Zefir”, Tarkovski gibi başla Haneke gibi bitir. Müthiş bir görüntü yönetimi ve fonda nefes kesici bir Karadeniz… Bir kız çocuğunun şahsında betimlenen şiddet ve dünyayı kurtarma heveslisi bir annenin geride bıraktığı nefret. Bu film, tepeden tırnağa, kaybetme korkusuna dair. Zaman duruyor ve ölüme ait bir ritüel hayat buluyor. Evet, Zefir’e bir şans tanıyın, gerçekten sizi şaşırtabilir.

Antalya ‘Altın Portakal’ Film Festivali’nden ilginç ve tuhaf bir şekilde eli boş dönen Zefir, şimdi de şansını 30. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma’da deneyecek. Nisan sonunda gösterime gidecek olan film, çevirmen Belma Baş’ın ilk kurgusal uzun metrajlısı… Zefir’in senaryosunu da kaleme alan Baş’ın 10 ödüllü “Poyraz” adlı kısa filmi beş yıl önce Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışmıştı.

Zefir’in görüntü yönetmeni Mehmet Y. Zengin, oyuncu kadrosunda ise Şeyma Uzunlar, Vahide Gördüm, Sevinç Baş, O. Rüştü Baş, Fatma Uzunlar, Harun Uzunlar, Oktay Kaptan, Tülay Kaptan, Cemile Kaptan ve Niyazi Koyuncu var. Vahide Gördüm dışında filmde profesyonel oyuncu yok, yönetmenin ailesi ve yakın dostlar, tam da bu yüzden acemilik bariz. Filmin yumuşak karnı oyuncu performansları, kesinlikle… Zefir, bir belgesel özeninde çekilmiş, Nuri Bilge Ceylan ve Semih Kaplanoğlu’nun filmlerinden esinlenmiş, Türk Sineması’nda pek kurcalanmayan anne-kız ilişkisini kurgulamış ve şok bir finali tercih etmiş farklı ve özgün bir seyirlik. Börtü böcek dünyasına kamerasını çevirip doğaya yaslanan ve insan davranışlarıyla tabiatı özdeşleştiren Zefir’in aile olmaya, sevgiye, sevgisizliğe, dostluğa, yalnızlığa ve terk edişlere dair söyleyeceği yeni şeyler var.

Bunun dışında Zefir gibi ağır tempolu filmleri pek sevmiyorum, yoksa Bela Tarr vazgeçilmezim olurdu. Az diyalog, uzun plan, ruhu alınmış ve stabil insan portreleri, bana basite kaçmak gibi geliyor. Fazla deneysel ve duyguyu veremediği için belgesele dönüşen filmler yerine meselesi olan, kanlı, canlı, heyecanlı yapımlar, en az benim kadar çoğu seyircinin de beklentisi, özetle. Güzel kareler görmek istiyorsak, fotoğraf sergisine gideriz, sinemada ise sadece ve sadece film izlemeyi arzuluyoruz.

TABİAT ANA, BİR ANNE VE ZEFİR

Zefir, Batı’dan esen rüzgârın adı, küçük kahramanımız ismini, bu yumuşacık yelden almış. Ancak küçük kızın tam tersi bir ruh hali var, sert ve olabildiğince haşin. Babasız büyümüş Zefir, Ordu’da güzelim bir yaylada, anneannesi ve dedesi ile birlikte yaşıyor. Annesi dünyayı kurtarma derdinde, bu uğurda yapamayacağı şey yok, biricik yavrusunun serpilişini görmek istemeyecek kadar da duygusuz. Çatışma işte tam burada başlıyor. Yoksa Zefir, el bebek gül bebek büyüyor, yeşil bir dünyada, dağ çileği, taze süt ve sevgiyle. Ama Zefir, annesine hasret, içine dönüyor sürekli, hep onun yolunu gözlüyor, bu büyük bir travma, küçücük bir kişiliği çelikleştiriyor, hissizleştiriyor. Doğayı gözlüyor Zefir, yaşam kadar ölümü de fark ediyor. Kâbusları var onun, zaman geçiyor ve gerçeğe dönüşmesine ramak kalıyor.