• Hayat,  Polemik

    “Kibir, en sevdiğim günahtır!”

          Alper Turgut   Cumhuriyet gazetesinde yaÅŸanan son geliÅŸmeleri, harbiden hayretle ve ibretle izliyorum, elbette üstüne lak lak edecek halim ve mecalim var, çünkü onca yılımı verdim o ‘sosyal tesislere’ (arkadaÅŸlarla aramızda adı buydu, huzurevi, orduevi ve benzeri tabirler de ziyadesiyle mevcuttu), adı geçenlerin büyük bir bölümünü bilirim, tanırım, samimiyetim pek olmasa da… Dünya görüşü ve olaylara bakış açısı baz alındığında, öncelikle eski yönetimle de, yeni yönetimle de aramda hayli mesafe bulunduÄŸunu vurgulamak isterim. Yani ulusalcı kadrolar kadar, liberal taraflar da bana epey uzak, memleketimizde hatırı sayılır çoÄŸunluktaki yapış yapış, yılışık, dümeni aniden kırmaya alışık solculardan nefret etsem de, daha ufacık bir velet iken tutmuÅŸ olan maya var…

  • Diziler

    Teknoloji, bağımlılıktan da öte…

          ALPER TURGUT   Önce kitap, ardından da dizisi geldi, asri zamanların yeni tanrısının teknoloji olduÄŸunu tane tane anlata anlata, resmen kafalarımıza çaka çaka… Evet, Amerikan Tanrıları (American Gods) dizisinin, sekiz bölümlük ilk sezonunu seyrettikten sonra, üstüne bik bik etmek de, kuÅŸkusuz zaruri oldu. İnsanın inanç serüveni, şüphesiz kadim çaÄŸlara dayanıyor, iÅŸte çok yaÅŸlı tanrılar ve tanrıçalar, sonrasında onların yerini alan hayli eski tek tanrılar, bizler inandıkça ya var oldular, ya da kayboldular. Kitap ve devamında da dizi, dünya ile anlaÅŸan medya ve teknoloji adlı yeniyetme ilahların, kıdemli yaratıcılara meydan okumasını, anımsanmamanın veya unutulmaya yüz tutmanın öfkesi ve hüznüyle dolu olan eskilerin de haddinizi bilin lan diyerek, onlara…

  • Türkiye'nin Sineması

    Yerli ve yabancı, yaÅŸasın 90’lar sineması!

    ALPER TURGUT 90’lar sineması, kesinlikle senaryonun gücünün ulaÅŸtığı son zirvedir. Ve ardından ne yazık ki; önlenemeyen büyük bir düşüş baÅŸlamıştır. Evet, 2000’lerde, metin öldü, görsel öne çıktı. Tekrar çekilen filmler, seriye dönüşen ucuz yapımlar, üç boyutlu efekt katkılı şölenler, 90’ların hemen ardından yaÅŸam alanı buldu. İşte gerek memleketimizde olsun, gerek ise tüm dünyada, beyazperdenin ve devamında elbette bizlerin en mutlu olduÄŸu yıllar, 90’lardır, hiç kuÅŸkusuz. Sinemalara koÅŸup, salonları doldurup öyle güzel, etkileyici ve akılda kalıcı filmler izledik ki, onların hatırına ÅŸimdi kötü filmlere bile daha rahat katlanabiliyoruz. Türkiye’de, 1990 yılı başından 1999 senesi sonuna dek tam 503 uzun metraj kurgusal film (Bu sayının gerçeÄŸi yansıttığı söylenemez, aralarında gösterime giremeyen pek…