-
O eski halinden eser yok şimdi…
Alper Turgut Gösterime yeni giren Tayfun PirselimoÄŸlu’nun Yol Kenarı filminde, lanet ve gizemli bir gemi var, kıyının az ötesine demir atan, memleketin çanına ot tıkıyor resmen, her türlü kara bela, kaotik, eksantrik, distopik zamazingo, sarıyor dört bir yanı… Kötülüğü o mu getirdi, yoksa içimizde zaten var olan ÅŸey, açığa mı çıktı? İşte orası tartışılır, ancak çözüm için topu bir birine atmak veya çare bulmayı bir insanın üstüne yıkmak, bakın o tartışılmaz. Yurdumuzun özeti gibi bir yapıt bu, siyah-beyaz, hazmı zor, ziyadesiyle deneysel, haliyle karamsarlık yüklü… Sinema sanatının, özgün işçiliklere ihtiyacı vardır, beÄŸenip, beÄŸenmenin çok ötesinde… Bu sebeple, seyredilmeli ve desteklenmelidir, üstüne konuÅŸulacak, bir ÅŸeylerin hep…
-
Otoban da neymiş, patika dururken…
ALPER TURGUT Efendime söyleyeyim, 71 yaşındaki Yavuz Turgul ile 76 yaşındaki Åžener Åžen’in, yedinci ortak projesinde, Yol Ayrımı filmini, Muhsin Bey, EÅŸkıya, Gölge Oyunu’nun altına, Gönül Yarası ve Av Mevsimi’nin üstüne koyarım, AÅŸk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni’nin ise kıvamında ve ayarında derim, geçerim, haliyle kendimce… Eyyy Yavuz Turgul, filmlerin arası, hiç yedi sene mi sürer diye topa sert girecektim, sonra EÅŸkıya ile Yürek Yarası arasındaki dokuz yıllık boÅŸluk geldi aklıma, hımmm dedim, eee adamın tarzı bu, cici keyfi nasıl isterse, öyle olur, Onur Ünlü gibi, senede dört film mi çeksin, yahu bant sistemi mi bu, ÅŸu sayıda ürün, ÅŸu zamanda geçsin diyelim. Tüketim malzemesi falan deÄŸildir…