-
Yürek duymuyorsa, kulak neylesin
Alper Turgut Müzik kulağı denen bir zımbırtı var, yetenek filan da diyorlar buna, iÅŸte bu kabiliyet zamazingosu bende harbiden yok. Hatta ve daha fenası, kulaklarım da pek duymuyor, sanırım dedeme çekmiÅŸim, gelecekte iÅŸime geldiÄŸi zaman açıp, kapayacağım afili bir iÅŸitme cihazım olursa ÅŸaşırmayacağım, umarım tıp kısa sürede bir çözüm bulur, yoksa ömrünün son deminde sağırlaÅŸan müzik dehası Ludwig van Beethoven gibi, “Tanrı, sizin kulaklarınıza fısıldıyor, bana ise haykırıyor†diyebilirim. Haaa tutarsa, amenna. Kulak demiÅŸken, çoksatar Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini romanında geçiyordu, anımsayabildiÄŸim kadarıyla anlatayım. İhtiyar adamın kulağını muayene eden hekim, duyum organının içinden, ta haylaz velet iken yerleÅŸen nohutları (leblebi, bezelye de olabilir) çıkarıyordu, birden sıfır kilometre…
-
Ya üç yanlışın götüreceği doğru kalmadıysa…
ALPER TURGUT Kusura bakmayın pek sevgili arkadaÅŸlarım, hayli geriden geliyorum, haliyle konuların da çoÄŸu iÅŸlenmiÅŸ oluyor, yoksa eyyyy portakal, ağırdan al, eyyyy portakal orada kal, eyyyy Helga, iÅŸin gücün laga luga eyyyy Hans, yapma bize dans demek istiyordum, hararetle ve hunharca. Neyse kısmet deÄŸilmiÅŸ, saÄŸlık olsun! Gündelik hayatımız, bulvar gazeteleri baÅŸlıkları gibi oldu zaten, her ÅŸey harbiden üstünkörü, dizginsiz hamasetle haşır neÅŸir ve ziyadesiyle saman alevi. Koca koca yetiÅŸkinler, gazları alınsın diye bekleÅŸen bebekler gibi huysuzlar, haydi gemileri yakalım, ama sonra hemen barışalım kafası, sirayet etmiÅŸ, hemen her bünyeye… Siyasi manevralara göre konumlanıyorlar, yönlendirilmeye bayılıyorlar ve üstelik bundan gocunmuyorlar. Aklınızı az başınıza devÅŸirin deyince de kızıyorlar,…
-
Herkes ÅŸampiyon olabilir ancak efsane olamaz
ALPER TURGUT Muhammed Ali’nin, “Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım†sözünü ilk duyduÄŸumda, velettim resmen, yalan yok, ÅŸaşırmıştım, bir ağır sıkletin, kendini minicik böceklerle anlatmasına tav olmuÅŸtum, ÅŸimdi kocaman adamım, hala duydukça gülerim. Özgüveni bu denli yüksekte tutmak, sürekli ben en büyüğüm, ben en iyiyim demek, pek akıl karı olmasa da, ‘efsane yumruk’ gereÄŸini yapmış, her nasılsa, lafını gediÄŸine cuk oturtmuÅŸ, sözünün eri olmuÅŸ. Hiç kuÅŸkusuz. Öldükten sonra bile, baksanıza, hala yumruÄŸunu savuruyor, ringi terk etmiyor, kroÅŸeler, direktler, aparkatlar da, yerini buluyor. Ölüm mevzubahisse gülünmez, lakin komik be! Kendi cenazesinde de, gardını alıyor ve ÅŸovu kimseye bırakmıyor. Evrensele ulaÅŸan, yerel kalana, haydi bin uçağına, dön geri…