-
Küfür, seks, alkol, sigara, yasakları asla sevmez sinema…
ALPER TURGUT Efendim, kaç zamandır üstüne yazıyorum, tane tane anlatıyorum, bizim memleketin biricik meselesi, sinema, ÅŸu, bu, o deÄŸil, samimiyettir diye… Elbette, pes etmedim, baÅŸtan söyleyeyim, çözüm getirmek gibi derdim yok, buna gerek de yok. Lakin mevzu önemli, yasak fitilini ateÅŸlemek, zaten kısıtlı olan özgürlüklerin, tamamen tutuÅŸması demektir. Cayır cayır yanan sinemanın ruhu olacak, geriye is, geriye küller, geriye kocaman bir enkaz kalacak. Hah! Samimiyetle, yasakların ve sinemanın alakasını kuramadım diyeceksiniz, o vakit gündelik hayatta, insanların oynadıklarından, rol yaptıklarından bihabersiniz, bırakalım oyuncular oynasın, sahnede, sette. Ama nerede? Tabu bellenen hemen her ÅŸeyde, insanlar, toplumun baskısından sakınarak, hiç olmadıkları insanlara can veriyorlar, oysa toplum, bireylerden oluÅŸuyor, bireyler…
-
Yerli ve yabancı, yaÅŸasın 90’lar sineması!
ALPER TURGUT 90’lar sineması, kesinlikle senaryonun gücünün ulaÅŸtığı son zirvedir. Ve ardından ne yazık ki; önlenemeyen büyük bir düşüş baÅŸlamıştır. Evet, 2000’lerde, metin öldü, görsel öne çıktı. Tekrar çekilen filmler, seriye dönüşen ucuz yapımlar, üç boyutlu efekt katkılı şölenler, 90’ların hemen ardından yaÅŸam alanı buldu. İşte gerek memleketimizde olsun, gerek ise tüm dünyada, beyazperdenin ve devamında elbette bizlerin en mutlu olduÄŸu yıllar, 90’lardır, hiç kuÅŸkusuz. Sinemalara koÅŸup, salonları doldurup öyle güzel, etkileyici ve akılda kalıcı filmler izledik ki, onların hatırına ÅŸimdi kötü filmlere bile daha rahat katlanabiliyoruz. Türkiye’de, 1990 yılı başından 1999 senesi sonuna dek tam 503 uzun metraj kurgusal film (Bu sayının gerçeÄŸi yansıttığı söylenemez, aralarında gösterime giremeyen pek…