• Hayat

    Memlekette dert; Palu ve poÅŸet!

    ALPER TURGUT 1990’ların başı, Milliyet gazetesinde çalışıyorum, bilmem kaç trilyonluk naylon fatura yolsuzluÄŸu haberini yaptım ve CaÄŸaloÄŸlu’ndaki istihbarat bürosuna geçtim. İstihbarat servisi ÅŸefi (adı bende kalsın) de haberi okumuÅŸ, c-naylon diye kod koyarak CaÄŸaloÄŸlu’ndan merkeze yollamış. İlk bilgisayarlar bunlar, internet henüz hayatımıza sirayet etmemiÅŸ, makine zınnn zınnn geçecek de, arıza yapmayacak, takılmayacak, ulaÅŸtıracak filan, harbi zorlu iÅŸ! Gece vakti ev telefonundan aradı merkezdeki arkadaÅŸlar, nerede bu haber, bulamıyoruz, haliyle gazetede kullanamıyoruz. Az durun dedim ve ÅŸefi aradım, uyandırdım adamı, dedim, naylon haberini ne ettin? Aaa gönderdim ben haberi dedi, “nalyon” fatura deÄŸil mi? Ney ney diye sordum hayretle, “nalyonnnn” dedi. Kahkaha attım, anlamadı, hadi uyumaya devam et dedim, sonra merkezi…

  • Sinema,  Vizyon

    Yazıyorrrrrrrr!

            ALPER TURGUT   Spotlight filmini seyredip de, ‘ah be!’ demeyen gazeteci olabilir mi? Boston Globe Gazetesi’nin Pulitzer ödülü kazanan ‘özel haber’ ekibi ‘Spotlight’ın gerçek öyküsü bu. Hani bildik tabirle, artık her önüne gelenin, kendini ilan ettiÄŸi ‘araÅŸtırmacı gazetecilik’ yani. Garibim muhabir ahalisi, karda, tipide üşürken, güneÅŸ tam ensesinde boza piÅŸirirken, yine de büyük bir inat ve ateÅŸli bir sabırla, rutin haberi eÅŸelerken, evine, ayağının dibine, bavulla gizli belge gelenler, oldu mu sana özel haberci, araÅŸtırmacı gazeteci. Hadi canım, yok öyle yaÄŸma, armut piÅŸ, aÄŸzıma düş tipi kolay lokma. Spotlight ekibi, tırnakla kazıyor, tehlikeye göğüs geriyor, inandığı yoldan yürüyor, tüm gündüz mesaisini ve uykusuz gecelerini veriyorlar haber…