-
Bana her şey seni hatırlatıyor
ALPER TURGUT / @AlperTurgut01 Zaman ve vakit arasındaki fark nedir diye sordum birkaç kiÅŸiye, biri iktidarın sesi, diÄŸeri de paralel gazete yanıtlarını aldım. Haydaaaaa. Zaman ve vakit denince aklınıza, direkt gazete adları geliyorsa, zaten ortada devasa bir sorun var demektir. Hani yapacak da bir ÅŸey yok! Åžimdi daha kendi yolunda yürümeyi beceremeyenler, kandırılmaya pek müsait algılarıyla, aman ha paraleli kurcalamasınlar ve bunu evde sakın denemesinler derdim de, cadı avı güncesinde, harbiden gına geldi, baygınlık verdi artık mesele… Oysa bildiÄŸimiz zaman ve vakti sormuÅŸtum, sualde bir hinlik yoktu, siyasi bir sebep de… Her neyse… Zaman mevhumundan hareketle, canım Turgut Uyar der ya; “Çünkü Zeynep diye bir kız…
-
Bilim yok ki kurgusu olsun!
NASA, Mars’ta akarsu bulundu diye açıklama yaptı. Abooo ne gereÄŸi vardı, dereler özgür akmalı, çünkü bizimkiler duyarsa, anında HES kondurur, pes be birader dedirtirler. Durun! Daha bitmedi. Elin Amerikalısı, Kızıl Gezegen’deki suyun peÅŸindeyken, memleketimin gündemi neydi? Bir Müslüman, imam aramamalı, herkes kendi ölüsünü kendisi yıkayabilmeli… Mars’ta pamuk bulunmaması isabet olmuÅŸ, mevzu bambaÅŸka yerlere giderdi, Alimallah. Futbol mu, sinema mı, hangisi en güçlü ve kitlesel algı aracı derseniz, kesinlikle sinema derim. Futbolda, herkes topa kitlenmiÅŸken, laylaylay diye zıplamışken, film sinsi sinsi iÅŸine bakar, önce beyazperdede, ardından ekranlarda, tatlı tatlı subliminal mesaj akar, bilinçaltını güzelce yıkar. Artık 78 yaşına ulaÅŸmış usta rejisör Ridley Scott, propaganda iÅŸini iyi bilir, misal Kara Åžahin Düştü…
-
Yerli ve yabancı, yaÅŸasın 90’lar sineması!
ALPER TURGUT 90’lar sineması, kesinlikle senaryonun gücünün ulaÅŸtığı son zirvedir. Ve ardından ne yazık ki; önlenemeyen büyük bir düşüş baÅŸlamıştır. Evet, 2000’lerde, metin öldü, görsel öne çıktı. Tekrar çekilen filmler, seriye dönüşen ucuz yapımlar, üç boyutlu efekt katkılı şölenler, 90’ların hemen ardından yaÅŸam alanı buldu. İşte gerek memleketimizde olsun, gerek ise tüm dünyada, beyazperdenin ve devamında elbette bizlerin en mutlu olduÄŸu yıllar, 90’lardır, hiç kuÅŸkusuz. Sinemalara koÅŸup, salonları doldurup öyle güzel, etkileyici ve akılda kalıcı filmler izledik ki, onların hatırına ÅŸimdi kötü filmlere bile daha rahat katlanabiliyoruz. Türkiye’de, 1990 yılı başından 1999 senesi sonuna dek tam 503 uzun metraj kurgusal film (Bu sayının gerçeÄŸi yansıttığı söylenemez, aralarında gösterime giremeyen pek…