-
Bağımlılığa kılıf aramak.
ALPER TURGUT Rengi kaçmış tahta iskemlelere çöktükten sonra, yazlık sinemayı hınca hınç doldurmuÅŸ ahaliye bakardım. ÇoÄŸunluk çekirdek tiryakisiydi, robota baÄŸlamış gibi, otomatik hareketlerle çit çit çitleyenler, filmin baÅŸlamasını beklerdi. Tek tük de olsa kesekâğıdına, gazeteye sarılı içkilerini yudumlayan, beyaz bıyıkları sararmış ağır abiler, arka taraflara sıralanmış, memleketin ahvaline dair lak lak etmekteydiler. Sanki elleri altı parmaklı gibiydi, düşmezdi hiç, izmaritin közü, yakana dek deriyi, ya atarlardı yere, basarlardı üstüne, ya da yenisini, eskisiyle yakarlardı. Sabah uyandığında yakılan sigara, gece yatarken sönerdi sanki, hep ekleye ekleye. Dalar giderdi kimi, birdenbire, hele film, sevdaya dairse, sigarasını tellendiren, bir çekiÅŸte yarıya indirirdi, kim bilir belki ilk sevmelerini veya…
-
Kadere inat “Hayat Varâ€
ALPER TURGUT İstanbul’un karanlık yüzü ve yoksun, yoksul insanlar… “Hayat Varâ€, insanı diken üstünde tutan, huzursuz ve huysuz bir yapıt. İzlenmeye deÄŸer. “A Ayâ€, “Kaç Para Kaçâ€, “Korkuyorum Anneâ€, “BeÅŸ Vakit†derken filmlerini iple çeker olduÄŸumuz senarist-yönetmen Reha Erdem’in son eseri Hayat Var, nihayet gösterime giriyor. Filmin görüntü yönetmenliÄŸini Florent Herry üstlendi, müzikler ise arabeskin kralı Orhan Gencebay’a ait. Hayat Var’ın baÅŸrol elbisesini, boyundan büyük bir iÅŸ kotaran çocuk oyuncu Elit İşcan giydi. Erdal BeÅŸikçioÄŸlu, Levend Yılmaz, Banu Fotocan, Handan Karaadam, Nebil Sayın, Erhan Tekin ve Metin Yıldırım da filmin öne çıkan diÄŸer oyuncuları… “Hayat Varâ€, eyvallah… Peki, bu filmde tam tekmil kasavet, rahatsızlık hissi ve…
-
Taraftarlığı Öldüren Loca Kültürüdür
Gazeteci Alper Turgut’un çok da bilinmeyen yönlerinden biri FenerbahçeliliÄŸi. Son yıllarda konforun artmasıyla stadın yolunu tutanlardan deÄŸil. 80′lerde açık tribüne vuran güneÅŸi sırtına, Fenerbahçe Stadı’nın meÅŸhur rüzgarını yüzüne yiyenlerden. Birkaç yıldır SaraçoÄŸlu’nda artarak devam eden atmosfer kaybından birçok tribüncü gibi o da rahatsız. Galatasaray galibiyetinin ertesinde, birebir yaÅŸadığı 20 yıllık tribün sürecini ve Kadıköy’de taraftarlık kültürünün yavaÅŸ yavaÅŸ yok oluÅŸunu tüm samimiyetiyle paylaÅŸtı. -Hafta sonu tribünler muhteÅŸemdi. Ancak bu tip atmosfer büyük maçlar dışında pek yaÅŸanmıyor. Bunun sebepleri nelerdir? DediÄŸin gibi sadece büyük maçlarda yaÅŸanıyor, geri kalan zamanda taraftar oturuyor. 80′lerde bir amigo kültürü vardı. Böylece herkes tezahüratlara katılırdı, ve insanlarda bir taraftarlık anlayışı var ki. Geceden gidilir,…
-
Aman gaz’a gelmeyin!
Bu memlekette gazeteci olacaksın ve biber gazıyla ilk kez Kadıköy’deki ÅŸampiyonluk maçında tanıştığını yazacaksın. Halktan, sokaktan, yaÅŸamdan bu denli kopuksan, süslü cümlelerle haberler yazsan veya bir gazetede köşe kapmış olsan ne fayda. Eskiden daha çok meydanlarda, ara ve arka sokaklarda, okullarda, mezarlıklarda protestolara, eylemlere gazla müdahale eden polis, ÅŸimdi iÅŸi büyüttü, stadyumlara ve binalara da taşıdı. Yoldan geçenler, sokaktaki hayvanlar, evinde oturanlar, parkta oynayan çocuklar, herkes bir gaz bulutunun içerisinde kaldı, kalıyor, kalacak. Üç, beÅŸ kiÅŸiyi yan yana yürürken görseler gaz atacaklar, hani neredeyse… Gaz atıyorlar diye haklarında soruÅŸturma da açılmıyor, ceza da almıyorlar. Hatta herkes birbirine düşman olmuÅŸ, ötekine saldırınca polis, diÄŸeri veriyor gazı, haydi! diyerek… Uzun yıllar kendi…