Etiket arşivi: Enver Sedat

Barışa şans verin!

 

 

ALPER TURGUT

 

1 Eylül Dünya Barış Günü için 10 yıl önce bugün, eski gazetem Cumhuriyet’in manÅŸetine taşınan “Barışa Åžans Verin” baÅŸlıklı bir yazı yazmıştım, savaÅŸ çanları daha güçlü çalıyordu ve Irak Savaşı için hazırlıklar baÅŸlamıştı. Evet, aradan 10 yıl geçti ve savaÅŸ yine sınırlarımıza dayandı, bugün sıra Suriye’de, belki yarın bize de sıçrayacak. Åžimdi ölüm yerine yaÅŸamı, savaÅŸ yerine barışı savunma zamanıdır, kan, gözyaşı ve ÅŸiddet tacirlerine inat.

 

Arap Baharı, ABD’ye yaradı haberlerini okudunuz birkaç gün önce, ABD’nin bölgede silah satışı üç kat artmış, kapitalistlerin cebine daha çok para girmiÅŸ. Åžaşırtıcı deÄŸil. Emperyalizm, halkların kanından besleniyor, ötesi yok. Arap Baharı’nı bırakıp Suriye’ye geçelim, hükumetin Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) desteklediÄŸi, malumunuz. Esad’a karşı her yol mübah noktasına gitmesinde ise basının büyük becerisi var, hiç kuÅŸkusuz. Özellikle Anadolu Ajansı (AA), haberciliÄŸi bıraktı, resmen ÖSO haber servisine dönüştü. Çünkü Ankara’daki AA Dış Haberler Servisi’nin Arap Baharı ve Suriye haberlerine dokunmaları yasaklandı, bu tuhaf haberler, yeni kurulan Arapça Servisi’ndeki çalışanlara yaptırılıyor. Åžaşırdık mı? Elbette, hayır!

 

SavaÅŸ ekonomisi, yerkürenin geleceÄŸini ÅŸekillendiriyor, dünyada askeri harcamaların toplam deÄŸeri 800 milyar dolar ile bir trilyon dolar arasında… SavaÅŸ sektörü dev bir sanayiye dönüşmüş durumda, bu ranttan beslenen kapitalist ülkeler, dünya barışını tehdit etmeyi sürdürüyor, sürdürecek de… Barış yanlıları, baÅŸta yılda 300 milyar dolarlık askeri harcama yapan ABD olmak üzere kapitalist ülkelerin, yoksul ülkelere ”küreselleÅŸme” adı altında ”emperyalizmi” dayattığı belirtiyorlar. Oysa savaÅŸ sektörüne harcanan paranın sadece yüzde 30’uyla dünyadaki açlık, içme suyu, barınma, saÄŸlık ve eÄŸitim sorunları çözülebiliyor. Uluslararası Barış AraÅŸtırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, dünyada halen milyonlarca insan 1 dolardan az bir gelirle yaÅŸamaya çalışıyor. Her gün 24 bin insan açlıktan ölüyor. 800 milyon kiÅŸi, beslenme bozukluÄŸu çekiyor. Tarım ilaçları yüzünden günde 603 çocuk, içme suyunun kirliliÄŸi yüzünden 5 binden fazla çocuk ölüyor. 27 bin çocuk önlenebilir bulaşıcı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. 100 milyon insan barınma imkânlarından tamamen yoksun durumda. 850 milyon insanın ise okuma yazması yok.

 

Peki, neden 1 Eylül? Çünkü faÅŸist Alman orduları, führerleri Adolf Hitler’in emriyle 1 Eylül 1939 günü Polonya’yı iÅŸgal ederek 2. Dünya Savaşı’nı baÅŸlattılar. 10 milyonlarca yaÅŸamın solduÄŸu bu 6 yıllık korkunç paylaşım savaşının baÅŸlangıç tarihi, 1984 yılında BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in (BM) kararıyla Dünya Barış Günü olarak ilan edildi. Dünya Barış Günü, bugün 28. kez kutlandı. Åžimdi kutlama deyince yanlış anlaşılmasın, savaÅŸlar sürerken kutlama olmaz, sadece barışın sesi yine ve yeniden daha güçlü haykırılır, o kadar… Neyse…

 

1 Eylül demiÅŸken, memleketimizde savaÅŸa karşı çıkanların, barış giriÅŸimcilerinin başı dertten asla kurtulmadı. 1993 yılında SavaÅŸ Karşıtları DerneÄŸi kuruldu. Duvarlara, ”SavaÅŸa hayır” yazan öğrenciler yargılandı, Körfez Savaşı’na, Afganistan ve Irak iÅŸgaline karşı çıkanlar gözaltına alındı. (1 Eylül Barış Günü’nden önce Kore’ye asker gönderilmesini istemeyen Türkiye Barışsever Cemiyeti kapatıldı, 1977 yılında kurulan Barış DerneÄŸi, 12 Eylül cuntasının hedef haline geldi, yöneticileri, üyeleri yargılandı)

 

1 Eylül Dünya Barış Günü, bazen özgürce kutlanıyor bazen de alanlarda yasaklı duruma düşüyor, Misal ”Musa Anter Barış Treni”, 1997 yılında Diyarbakır’a sokulmazken 620 kiÅŸi gözaltına alındı. Ertesi yıl İstanbul’dan ”barış otobüsüyle” Diyarbakır’a gitmek isteyen 165 kiÅŸi gözaltına alındı, onlarca kiÅŸi yaralandı. 2000’de Diyarbakır, Konya ve Van’da barış eylemlerine müdahale edildi, yüzlerce kiÅŸi gözaltına alındı. 2001’de HADEP Zeytinburnu İlçe Örgütü’ne yönelik polis baskını sırasında Zeynel DurmuÅŸ , parti binasından düşerek öldü. Hatırlayın, daha geçen yıl 1 Eylül’ü kutlamak için Kadıköy’de toplanan barış yanlıları, göz yaÅŸartırcı gazlarla dağıtıldı. El ele barış zinciri oluÅŸturan ve hep bir ağızdan savaÅŸa hayır diyen savaÅŸ karşıtlarına tahammül edemiyor egemen güçler, savaÅŸ ekonomisi hayatı esir alıyor çünkü…

 

Sivil toplum örgütleri, insan hakları savunucuları, barış giriÅŸimcileri ve savaÅŸ karşıtları, 11 Eylül’ün ardından dünyada deÄŸiÅŸen dengelere paralel olarak eylemliliklerini ve etkinliklerini geliÅŸtirip güçlendirmeye çalışıyor, hala ve ısrarla… ‘Paylaşım savaÅŸlarına dur diyelim” diye konuÅŸan savaÅŸ karşıtları, itaat etmeyen yoksul veya petrol zengini ülkelerin topraklarının yeni yeni silahların denendiÄŸi platformlara dönüşmesi riskine deÄŸiniyorlar. Barış giriÅŸimcileri, zengin devletlerin, sömürgeciliÄŸe ”hayır” diyenlere karşı kaos yaratıp hükümet darbelerini desteklediklerini ve onları ”ÅŸer üçgeni” veya ”ÅŸer ekseni” diye adlandırarak hedef aldığını ifade ediyorlar.

 

Tarihçiler ise, insanlık tarihinin aynı zamanda savaÅŸların tarihi olduÄŸunu belirtiyor ve ”SavaÅŸlarda daha çok siviller ölür” tezinin altını çizerek şöyle konuÅŸuyorlar: ”Dünyada her biri bir kenti yok edebilecek kapasitede 40 binden fazla nükleer silah var. Sadece insanları deÄŸil, hayvanları ve bitkileri de ortadan kaldıran ekolojik dengeyi bozan kitle imha silahları üretiliyor. SavaÅŸlarda kayıplar artık milyonlarla ifade ediliyor. Yaklaşık 65 milyon insanın ölümüne yol açan, insanları sakat bırakıp evsiz, yurtsuz kalmasına neden olan 1. ve 2. Dünya Savaşı, 1994’te Ruanda’da yaÅŸanan 1 milyonu aÅŸkın Tutsi’nin Hutu’lar tarafından katledilmesi bunlara örnektir.”

 

Dünyanın belki de en tehlikeli silahı mayınlar… SavaÅŸlar bitse de toplanmayan topukuçuranlar, anti-personel mayınlar ve tank mayınları can almaya devam ediyor. UNICEF raporuna göre, dünyada her yıl mayınlar yüzünden 8-10 bin arasında çocuk ölüyor ya da sakat kalıyor. Mayınlar, Afganistan’da son 10 yılda 400 bin can aldı. Dünyada temizlenmeyi bekleyen 100 milyonu aÅŸkın mayın var.

 

Åžiddet hiç ama hiç durmuyor, Filistin, Lübnan, hala kaynayan kazan, Afrika’daki çatışmalar ve katliamlar sürüyor ve Arap Baharı adı altında kan mevsimi yaÅŸanıyor hala…

 

Nobel Barış Ödülü sahipleri Enver Sedat , İzak Rabin ve Martin Luther King ‘in dahi öldürülmesi, barışın simgesi zeytin dalı ve beyaz güvercin ile serçe ayağının izinden meydana gelen barış iÅŸaretinden baÅŸka silahı olmayan savaÅŸ karşıtlarının karşılarındaki gücün büyüklüğünü gösteriyor. Siz bu yazıyı okurken bile, bombalar yağıyor, insanlığın üzerine… Atom bombası, hidrojen bombasına çevriliyor, kimyasal silahların üretimi durmuyor. Nükleer güç gösterisi tüm doÄŸayı tehdit ediyor. Fosforlu bomba, napalm, kıtalararası balistik füze… Savaşın kanlı oyuncaklarının arasına yenileri katılıyor. Ancak bin yılların düşü barış, bekleniyor büyük bir umutla her ÅŸeye karşın… Sonsuz olsun diye…