Etiket arşivi: Cameron Spurr

Marduk, adını ‘Melankoli’ koyduk

“Melankoli” (Melancholia), büyük kışkırtıcı, gizli Nazi hayranı ve görece kadın düşmanı Lars von Trier’in, iki kız kardeÅŸ üzerinden “Marduk” tipi bir kıyameti betimlediÄŸi, unutulmaz bir açılış sekansı (son yıllarda böyle bir ÅŸeye tanık olmadım), Wagner’in tanımsız, müthiÅŸ müziÄŸi ve GüneÅŸ’in ardına saklanan, ardından dünyamıza musallat olan mavi gezegenin büyüleyiciÄŸi ile akıllara kazınması muhtemel son oyuncağı, özetle… Lars’ın en iyi filmi deÄŸil, ancak koÅŸulsuz izlenir.

Trier’in Melankoli’yi Cannes Film Festivali’nde yarıştırdığı ve Hitler’i övdüğü için festivalden kovulduÄŸu zaten malumunuz… Beni onun reklamın iyisi kötüsü olmaz benzeri provokasyonlarından daha çok; bu 68 ödüllü, belaya bayılma konusunda ödünsüz, haliyle huzursuz, tutarsız ve rahatsız yaratıcının sineması ilgilendiriyor. Deneysel ve marjinal film uzmanı Lars’ın “Deccal”i zorlamıştı bünyeyi, lakin Deccal ile benzer bir yolu tercih etse de, karikatürize tipler aracılığıyla burjuvaziye çakan, sallanan kamerasıyla baÅŸ döndüren, bu tahaf, arıza ve hüzünlü bilimkurgunun hazmı daha kolay, belirtelim. 

Filmekimi’nin ardından nihayet 2012 yılının ilk ayında gösterim ÅŸansını yakalayan ÅŸimdilik dokuz ödüllü metafor manyağı Melankoli, Kirsten Dunst, Charlotte Gainsbourg, Alexander Skarsgard, Brady Corbet, Cameron Spurr, Charlotte Rampling, Jesper Christensen, John Hurt, Stellan Skarsgard, Udo Kier ve Kiefer Sutherland gibi müthiÅŸ bir oyuncu kadrosunu bünyesinde barındıyor. Özellikle Hollywood bebeÄŸi Dunst’ın (Cannes’da en iyi kadın oyuncu ödülünü kaptı) büyüdüğünü ve zorlu bir rolde döktürdüğünü görmek, sevindiriyor. Bunun dışında Mike Cahill’in 2011’de çektiÄŸi ilk uzun metraj kurmaca denemesi “Another Earth”in benzer bir konuyu kuÅŸandığını sinemaseverlere duyuralım, ne yazık ki Marduk filmlerinde patlama yaÅŸanması kaçınılmaz. Maya’lar saÄŸ olsunlar, açtılar başımıza bir iÅŸ, felaket heveslileri de atladılar eski tarihli bu kıyamet senaryosunun üstüne, yani 21 Aralık 2012’ye dek dünyaya huzur muzur yok. 

Justine ve Claire, iki kızkardeşin adı, küçük olan Justine deli, abla Claire akıllı görünüyor. Ancak mavi kıyamet dünyaya dayandığında, küllahlar değişiyor, deli akıllanıyor, akıllı deliriyor. Gayet mantıklı bir dönüşüm bu, akıllı görünen herkesin takıntılı, saplantılı ve kendi gerçeğinin, kişiliğinin üstünü örten yapmacıklığı, dünyayı bir sahne sanan ve hep oynayan halleri, acı ama gerçektir.

Deliler ise içinden geldiÄŸi gibi yaÅŸar, iyi bir aile kurmak, kariyer yapmak, çıkar peÅŸinde koÅŸmak, bunların zamanla insanı maddeye dönüştürdüğünü, ruhunu çaldığını, büyük bir depresyon ile gündelik hayatın içine edildiÄŸini bilir, hisseder, fark eder. Hayır, deli olun, akıllı olmayın demiyorum, yaftaların ötesinde bir ÅŸey var diyorum, insana kalıba sığmaz, düşünce sınıflandırılamaz, görüntü aldatır, anlatılmak istenen bu, anlamak isteyene… Hani felaket anlarında çıkar ya kahramanlar ortaya, iÅŸte öyle bir ÅŸey…

Lars, Melankoli için “Dünyanın sonu hakkında güzel bir film” diyor, iÅŸte celladın karşısında bile insan espri yapabilirmiÅŸ, eh güleriz aÄŸlanacak halimize…

Cinedergi