-
Gezi Ruhu, hâlâ korkutuyor güruhu…
Alper Turgut Bir elmanın iki yarısı; Kuzey ile Güney Kore, yeter ulan bu kadar ayrı gayrı diyerek, kardeÅŸliÄŸe tekrar adım atarken, bizlerin kamplaÅŸma serüveni tam gaz sürüyor, ne yazık ki… Sebebi ve müsebbibi elbette bizler deÄŸiliz, muktedirin keyfine göre hemen her ÅŸey, kâh suni gündemlerle oyalayarak, kâh kendi tarafını daha da sabitleyip, karşı tarafı resmen ve alenen çıldırtarak… Bu oyunu ıskalamak ve doÄŸal, gerçek ve yakıcı gündemde ısrarcı olmak varken, inadına tuzaÄŸa düşüyor olmamız, bizim hatamız, hiç kuÅŸkusuz. Kaderimizi belirleyecek seçim günlerine sayılı günler kalmışken, farklılıklarımıza karşın koÅŸulsuz birleÅŸmemiz, baskın hali çaresizlik olan ruh halinden de, artık kurtulmamız gerekmiyor mu? İşte bu yazıyı, güneÅŸli bir baÅŸkent…
-
Tepenin Ardı’nda ‘düşman’ var!
ALPER TURGUT Memleket sineması bizi hüsrana uÄŸratarak baÅŸlamıştı 2012’ye, hatta geçen yıl Altın Koza ve Altın Portakal’da arka arkaya birbirinden kötü yerli iÅŸi filmler izleyince, projeler çoÄŸalıyor, kalite ise giderek azalıyor diyerek kendi aramızda konuÅŸmaya bile baÅŸlamıştık. Tam umudumu yitirirken, İstanbul Film Festivali hızır gibi yetiÅŸti resmen… Åžu ana dek seyrettiÄŸim ulusal yarışma filmlerinden “Lal Gece†ve “Yeraltıâ€, vasat çıtasını aÅŸan, sinema salonundan keyifle ayrılmamı saÄŸlayan filmler oldular, üstelik daha izlemediklerim var. Reis Çelik’in çektiÄŸi Lal Gece ve Zeki Demirkubuz’un yönettiÄŸi Yeraltı filmlerini bir kenara bırakalım, “Tepenin Ardıâ€na bakalım. Çünkü Tepenin Ardı bir ilk film. Evet, “Rıfat†ve “Mektup†adlı kısa filmler çeken…