Etiket arşivi: Altan Erkekli

Aşk Tesadüfleri Sever

 

 

ALPER TURGUT

 

“Aşk Tesadüfleri Sever”, adı da üzerinde zaten, sevdaya dair bir kesişme öyküsünü kurguluyor. Üç milyonu aşkın seyirciyi sinemaya çeken “Eyyvah Eyvah 2”den sonra bu yılın en iyi ikinci yerli filmi, şüphesiz. Masum bir dili var öncelikle, yer yer neşeli ve hüzünlü de üstelik. Teknik becerisi gayet iyi, müzikleri ayrı bir güzel… Ankara ve sevda aşkına, izlemeli derim.

 

Filmi Ömer Faruk Sorak çekti, yapımcılığını da Oğuz Peri üstlendi. Senaryo Nuran Evren Şit Erdik’e ait, müzik ise Ozan Çolakoğlu’na… Aşk Tesadüfleri Sever’in görüntü yönetmeni Veli Kuzlu… Filmin başrollerinde Belçim Bilgin ve Mehmet Günsur var. Bunun dışında Ayda Aksel, Altan Erkekli, Şebnem Sönmez, Hüseyin Avni Danyal, Yılmaz Gruda ve Yiğit Özşener diğer kilit rolleri sırtlamışlar. Oyuncu kadrosu oldukça geniş, hatta Cezmi Baskın, Cansel Elçin, Arif Keskiner ve Ayşe Arman da filmde kısa roller üstlenmişler.

 

Aşk, tesadüfleri seviyor ya, peki, tesadüfler de aşkı seviyor mu? Kader ağlarını örmüşse, insan ne yapabilir, bu yüzden yanıtı biz bilecek değiliz, kesinlikle sorumlu yoldaşa, yani Eros’a sormak gerek. Evet, bizim öykümüz rastlantıya fazla abanmış, hani ana karnındayken, bebekken, çocukken, gençken, olgunluğa demir atmışken, birbirlerinin yakınında dolanıp durmuşlar. Hayat oyununu oynamış ve birbirleri için yaratılmış bu erkek ve dişi, Ankara’dan İstanbul’a sürüklenmişler, çoğunda teğet geçmiş, azında yakalanmışlar.

 

Geri dönüşler ile memleketin, 70’li, 80’li, 90’lı ve 2000’li yıllarına konuğuz. Şans faktörü, Özgür ve Deniz’in hikâyesinde, bazen destek, bazen de köstek oluyor. Başlarında sevda yeli, komik anlar, nostalji takviyesi ve elbette dram. Kısmet ve nasip işleri, zamanlama hatası ve aşkın meşhur senkron kayması… Aşk Tesadüfleri Sever, yazgı ise nihai kararı verir.

 

Başkenti fon alan filmler giderek çoğalıyor, bu güzel bir haber. Sonra aşk filmleri çekmekte adeta özürlü olan ülkemiz sinemasını adına Aşk Tesadüfleri Sever, gayet iyi bir proje. Aşk filmlerinin klişeleri yerinde kullanılıyor, bazı yabancı filmlerden de etkilenilmiş, senaryodaki bazı aksaklıklar, inandırıcılığı sarsmıyor, bütünü bozmuyor, ben başka bir final seçerdim misal ama var olan da sırıtmıyor. Belçim Bilgin, beyazperdeye yakışmış, fena da oynamamış. Mehmet Günsur, alınmasın ama aktörlük ona göre değil, iyi görüntü veriyor, ötesi yok. Belçim Bilgin ve Mehmet Günsur’un kimyası uymuş, bunu belirtelim. Öte yandan bakın Ayda Aksel, Şebnem Sönmez ve Altan Erkekli’ye, onlar, işlerini gayet güzel yapıyorlar.

 

Şimdi kaderci yaklaşmayalım diyorum ama mukadderat diye de bir şey var, değil mi? Tıpkı sözleri Murat Mungan’a ait, Müslüm Gürses’in seslendirdiği “Aşk Tesadüfleri Sever” şarkısında olduğu gibi;

Aşk tesadüfleri sever
Kader ayrılıkları
Yıllar geçmeyi sever
İnsan aramayı

Güller açmayı sever
Zaman soldurmayı
Eller birleÅŸmeyi sever
Yollar ayrılmayı

Herkes geçmişi öder
Bir yol ayrımında
BaÅŸlamak istersen
Yeni bir hayata
Gölgeni yedek
Bırak ardında

Hayat tekrarları sever
Yeniden başlamayı
Kuşlar dalları sever
Kanatlarsa uçmayı.

Bırak “Uzun Hikaye”yi, kısa bir öyküye bile razıydık oysa!

ALPER TURGUT

Adana Altın Koza ve Antalya Altın Portakal’ın ardından memleket sinemasına dair iki laf edecek kıvama geldik, eh nihayet… Birkaç yıl önce sinemamızın mesele problemi var, kendine bir mevzu bulamıyor filmlerimiz diyordum, ÅŸimdi konuyu yakaladık ama bu kez de öyküleri ıskaladık. YaÅŸam kesitleri sunma, gerçekliÄŸi kanırtırken reality show moduna geçme, yavaÅŸlıkta inat etme, öykünme, esinlenme, tekrara düşme… Yaz yazabildiÄŸin kadar… ArkadaÅŸlar, öyküleri resmetme sanatı bu, belgesel deÄŸil, fotoÄŸraf deÄŸil, tiyatro deÄŸil. Sinema bu, ruhu, tutkusu, hikayesi olsun, bize baÅŸkalarının penceresini açsın, masallar anlatsın, inandırsın.

Festivalden evvel, Osman Sınav’ın son filmi “Uzun Hikaye”yi seyrettim, elbette önyargımı kuÅŸanıp gittim, “Kurtlar Vadisi” tipi aksiyona meyilli ve beni deli etme potansiyeli olan bir film bekliyordum, yanıldım. Tamam, süresi de adı gibi uzun idi, hayli karikatürize idi, hatta kestirme yoldan TV filmi veya dizisi de olurdu bu estetikten ve projeden, ancak anlatmak istediÄŸi bir öyküsü vardı, kesinlikle… İşte tam da bu yüzden, Uzun Hikaye’ye, birçok eleÅŸtirim de olmasına karşın Antalya’da ve Adana’da ödül bile verirdim, sanat adına bizi vasat, benzer ve ağır çekim iÅŸlere mahkum edenlere inat.

Tam 227 kopyayla 433 sinema salonunda gösterime giren Uzun Hikaye, bir baba-oÄŸul öyküsünden demleniyor ve ilerliyor. Çocukluk, ergenlik ve delikanlılık diyebileceÄŸimiz evrelerde resmedilen bir oÄŸul ve onu memleketin farklı yerlerine peÅŸinden sürükleyen, hep vicdanıyla hareket eden, şüphesiz haklı olanı savunan ve gerçekten idealist bir baba… Evet, bu bir baba-oÄŸul öyküsü ve annenin erken kaybı, bu ikilinin kaderini de deÄŸiÅŸtiriyor.

Filmin oyuncu kadrosu hayli geniş; Kenan İmirzalıoğlu, Tuğçe Kazaz, Altan Erkekli, Güven Kıraç, Zafer Algöz, Cihat Tamer, Mahir Günşıray, Mustafa Alabora, Şener Kökkaya, Osman Alkaş, Melih Çardak, Cengiz Bozkurt, Ufuk Karaali, Mustafa Üstündağ, Erkan Avcı, İsmail Hakkı, Bora Koçak, Ferdi Kurtuldu, Ushan Çakır, Damla Sönmez, Taner Ölmez, Batuhan Karacakaya, Elif Atakan, Buğra Bahadırlı, Başak Kasacı, Meriç Benlioğlu, Taha Yusuf Tan, Fatima Betül Cordal.

Filmde Tuğçe Kazaz’a deÄŸil, Altan Erkekli’ye takıldım daha ziyade, Uzun Hikaye’den sonra Altın Portakal’da yarışan Tunç Okan’ın Umut Üzümleri’nde de izleyince karar verdim, sürekli kendini tekrar ediyor, sanki her filmde aynı rolü oynuyor, aynı ÅŸey Serra Yılmaz için de geçerli ya, neyse… Kenan İmirzalıoÄŸlu’nun kabadayı, bıçkın polis vs. dışında farklı bir rolü sırtlaması iyi olmuÅŸ. Biraz karikatürize bir karakter ancak olsun, bu filmi bir masal olarak gördüm ve kabul ettim, bu yüzden sorun yok.

Karısına aşık bir babanın oğlu büyür ve o da sevdaya yakalanır, zaten tarih tekerrürden ibaret değil midir?

Tarih demiÅŸken, zaman mevzusu üzerine iki film girdi bu hafta vizyona. Biri “Tetikçiler” (Looper) diÄŸeri de “BaÅŸka Bir Kadın” ((La Vie D’une Autre)… Gelecekten gelen insanları (kendi yaÅŸlı halleri dahil) öldüren tetikçileri kurgulayan ilkini seyredin derim, uyandığında hayatının15 yılını hatırlayamayan bir kadını anlatan ikinci filmi ise bol zamanınız varsa ÅŸayet, izleyebilirsiniz. Uzayda zaman mefhumu yoktur, biz insanların algısıdır zaman… Felix, uzaydan atlıyor, ben de daldan dala… Ve daha Çanakkale 1915’i yazacağım, bana müsaade.