-
Altı kasım doksan altı, bu hep aklımda kaldı…
YÖK denilince aklıma, Beyazıt’ta 6 Kasım 1996 günü gerçekleÅŸtirilen büyük protesto gelir. Hani Bulutsuzluk Özlemi’nin ÅŸarkısında olduÄŸu gibi; “Altı kasım doksan altı / Bu hep aklımda kaldı…†Unutmak mümkün müdür? Susurluk kazasının hemen sonrasıydı. Meydanda biriken iki bin öğrenci, Çevik Kuvvet tarafından çembere alınmıştı. Ardından korkunç bir müdahale… Çığlıklar, gözyaşı ve kan… 475 yaralı, yaklaşık 600 gözaltı… Zaman durmuÅŸ, deklanşöre basan parmaklarımız donmuÅŸ, sadece kendi soluÄŸumuzu duyar olmuÅŸuz. Toz bulutu dindiÄŸinde gerçek tıkanmıştı boÄŸazımıza… Yerdeki ayakkabı, giysi, kalem, defter, kitap yığınına bakarken dağılmıştım, meslektaşım Hatice Tuncer ise kaldırımın kenarına çöküp kalmıştı. Tam arkamda duran, öfke, sinir ve çaresizlikten aÄŸlayan yaÅŸlıca bir öğrenci annesinin titreyen sesi hala kulağımda çınlar; “Kıyılır mıydı…